27.5.11

Düğün için ayakkabı seçimi

En çok çevreye hangi konularda danıştınız derseniz. Kesinlikle tek bir konu söyleyebilirm.

Düğün için ayakkabı.

Benim gözümde o kadar çok önemli ki o akşam ayakkabının azizliğine uğrayıp tadını çıkaramamaktan çok korkuyorum. Acı veren bir ayakkabıyla kendi düğününüzün zevkine nasıl varabilirsiniz ki...

Yeni evlenenlere en çok sorduğum soru

NASIL BR AYAKKABI TERCİH ETTİKLERİ

Yorumları genelleyip size aktarırsam aynen şöyle.

Bir kere Topuklu ayakkabı çok şık duruyor. Özelliklede fotoğraf çekimi esnasında ve salona ilk girdiğiniz anda. Herkesin ilk bakışı o anda üstünüzde toplanıyor. Burda da düşünceler boyunuzun uzun gösterdiğine, gelinliğin topuklu ayakkabı ile duruşunun ( görünmese ) göz zevkine hitap edildiği yönde.
Peki ya sonrası... Eğer alışkın değilseniz topuklu ayakkabı çok hareket ettiğinizden dolayı bir müddet sonra ayaklarınızın ağrımasına ve acı vermeye başlıyor. Sürekli topuklu ayakkabı kullanmıyosanız bu süre daha kısalıyor. İlk yarım saat sonra ayaklarınız kurtarın beni sinyalini veriyor. Burda da herkesin fikri ortak yönde, bir babet ile bu acıyı ve ağrıyı dindirebilir. Düğüne bu şekilde devam edebilirsiniz.

Ben hemen giymek istemiyorum 1- 2 saat topuklu ayakkabılarmla kalmak istiyorum diyorsanızda. Platform tabanlı br ayakkabı seçmeniz gerekiyor.

Bu yorumlardan sonra bende birçok ayakkabı eledim.

Benim için ayağımı saran bir model, platform tabanlı ve daha sonrada kullanabileceğim birşey olmalıydı. Bende aşağıdaki modeli tercih ettim. Umarım düğün esnesında beni zora sokmaz...

Süpriz kına

Bir ben bilmiyormuşum.... Bu aralar kendi sorunlarım ve telaşlarımla o kadar yoğunum ki çevremde neler olup bitiyor haberim yok.. Çoğu zaman tenefüse bile çıkmıyorum. 20 dk aralar benim kendime ayırdığım tek vakit oluyor. Tek başıma kaldığım kendimi dinlediğim....

İşte ben böyle kendi halime, kendimle uğraşırken dostlarım, arkadaşlarım benim için süpriz bir kına hazırlamışılar. Ve hiç ama hiç hissettirmeden. Herkesin haberi varken tek benim haberim olmamış. Kına sonrası herkes ağzımızdan birşeyler kaçıracağız diye çok korktuk dedi. Onlar söyleyince bazı anılar canlandı gözümde, tam ağızlarından kaçıracakken kendilerini tutup saçma davranışlarını hatırlattılar. O anda anlam veremediğim şimdi ise parçaların birleştiği zamanlar.


Önce herşey evinde kına olacak arkadaşın. ' Puzzle aldım bitiremedim, yarın akşama kolaylayalım' demesiyle başladı. Gün gelince nöbetci arakdaşımın beni almadan gitme baskısı, ev arkadaşımın, gitmeden önce benim şurda işim var bi atsana demesiyle sıcağın altında dolaştırılmam o bunlatıcı havada araba içinde oturmam hazırlıkların tamamlanması içinmiş. En son isyan bayrağını çekip arkadaşımızın evine gittik. Ben arabayı kilitlerken herkes beni bir anda bırakıp yukarı çıktı. Bende topukluların verdiği acıya direnerek son hamle kensimi 3. kata attım. Bir sürü ayakkabı, oysa tek düşüncem yanımda getirdiğim eşofmanları ayağıma geçirip kendim puzzle vermekti. Herkesin bir anda gülümsemesi . Beni hazırlamaları, salonun artasına alması hala bir hayal gibi... Son zamanlarda aldığım en güzel süprizdi. İnsanı değerli hissttiren o anlardan biriydi. Kına pastasını üfleyip, müziğin ritmine kendimizi kaptırdıktan sonra kına yakıldı.... Sohbetler edildi, iyi temenni ve dileklerde bulunuldu.

Ve bende şimdi söylüyorum... Herkesin çevresinde onu düşünen ve seven, arkadaşları ve dostları olsun......................

23.5.11

Elim boş döndüm

İçim öyle sıkın ki blog hiç bir şey istediğim ilerlemiyor. Düğün süreci beni çok yordu. Herkesin mi böyle oluyor bana mı has bir durum bilemedim.

Düğün için son 1 ayımız kaldı ama benim çalışmamdan ve başka bir şehirde olmamdan dolayı düğünden önce hazırlıkları tamamlamak için 14 günlük bir sürecim var. Eee neler mi hazır dersen malesef 4 günü çok iyi değerlendiremedim. Öylece geri geldim.

Evin temizliği, son perde rütüşleri, halılar, yerleşmeyi bekleyen mufak malzemeleri beni bekler... Aslında bunlar 5 günde halledilecek işler ama başka işler işin içine girince herşey askıya alınıyo....

Az kaldı diyorum, Allah yardımcım olsun, başka dert vermesin....

16.5.11

Ses veriyorum.....

Günlerin nasıl geçtiğinden emin değilim öyle anlar geliyor hiç ilerlemiyor saatler öyle anlar geliyorki bitivermiş anlar, günler...
Biraz gerginim düğünün yaklaşmasından olsa gerek... Ne kaldı ki şurda değil mi ortalama 40 gün falan...

hazırlıkların çoğu tamam sayılır hala eksikler var. En çok son anda birşey unutursak ve tatsızlık yaşanırsa diye korkuyorum.

Önümüzdeki 4 günlük 19 Mayıs tatilini evin son hali için kullanıcaz. Hala kutuda olan mutfak, banyo, örtüler falan yerlerini alacak... Yeter mi dersiniz, bitirebilirmiyim şu 4 günde... Dikilip yerlerini almayan perdeler takılacak, eşyalara uygun halılar alıncak. Yani daha yoğun bir süreç beni bekler.... Büyük bir ihtimalle tatil sonrası ne yaptığıma dair yazılarla karşınızda olurum...

Tabi en son posttan bu yanada düğünde dağıtılmak üzere şekerler yapıldı, kınada arkadaşlarımın takması için taçlar, gelinliğin altına ayakkabı, üstüne inci kolye ve küpeler alındı.

Elbette daha yapılacaklar var. Kına için kuruyemiş, en önemlisi kına, kına tepsini falan almamız lazım sanırım onlarıda bu gidişimde hallederim.... Aklımdayken bunları not alsam iyi olur..

Yarından sonra bir araba dolusu eşya ile ev arkadaşımla yukarıda bahsettiğim işler için yola çıkıcaz . Çıkmadan öncede bir çok eşyamı topladım. Kullanmadığım takılar, kıyafetler, incik boncuk kutularım, çeyiz niyetine alınanlar.Çalştığım okulda öle kumaş pantolon giyme zorunluluğu yok. Koyu renk kotlarla gidip gelebiliyoruz. Bu da klasik kıyafetlerin boşuna taşınmış olduğu anlamına geliyor. Daha fazla dolapta yer olmadığı için hepsini geri götüreceğim.
Antalyaya atanıncaya kadar sabit yer bulup kendi evimde bulunmadığım sürecede eşyalarla oraya buraya taşınacağım kesin...

Neyse bende daha dert bitmez yazacak sözde bitmez diyerek bu postta burada sonlansın derim....

10.5.11

Pamukkale...

Aylardır Denizli'de görevli olmama rağmen malum hava şartları yoğunluk derken geçtiğimiz pazar günü ancak zaman bulabildik Pamukklae'yi gezmeyi... Gerçi
bizim için bir keşfetmeydi bu, tadını çıkarmayı başka bir güne bıraktık...





Denizliden kendi arabanızla yada minibüslerle kolayca ulaşabiliryorsunuz ulaşım problemi yok..... Eğer müze kart sahibiyseniz kartınızla eğer hala edinmediyseniz kapıda edinerek girebiliyosunuz. Kart sahibi oluncada içerideki müzeyide ücretsiz gezilebiliniyor.

Kapıda gelinciklerle karşlanıyorsunuz, tarihi atmosferde sizi içine alıveriyor. Yüzünüzü bir memnuyet hissi kaplıyor..





Tabi kaşla göz arasında incik boncuk bakmamak olmaz değil mi?






Benim en büyük şansızlığım fotoğraf makinamın pillerinin yeterince olmaması var olanınıda makina büyük olunca bir anda sömürüvermesi oldu.
Ama Müzedeki eserlerin bir çoğunu resimleyebildim....
Anıt mezarlar, sütünlar, krallara ait heykeller mükemmel görünüyor...




En güzelide nerde olursak olalım kadınız ve takılar bizim için vazgeçilmez parçalar...

Son olarakta birkaç foto daha ve gezinin sonu....


6.5.11

Puzzle....

Herşey pazartesi başladı. Masanın başında kahvelerimizi yudumlarken ev sahibesinin 1000 parçalık puzzle var içeride demesiyle ev sahibesininde samiyetine dayanarak 4 tane koca kız daldık odaya..... Eee kolay değil şıp diye bitiversin. Çekirdek gibi tadını alınca insanın bırakası gelmiyor. Biraz uğraştıktan sonra aklımız puzzle kalarak sohbete devam ettik ama nafile kaç gündür arada da olsa bir puzzle kelimesi geçiyordu aramızda.....

Tabi buraya kadar normal herşey, dün canı sıkılan iki ev arakadaşı ne mi yapar? AVM'nin kapanmasına 40 dk kala şakır şakır yağmur yağarken, gök gürültüsü insanı tedirgin ederken, yağmur çamur demeden koştura koştura gider ve bir puzzle edinir en yakın D&R'dan. Hemde ilk başlangıç için az buz değil 1500 parçası olan bir puzzle....

Gündelik zorunlu işleri yapıp hemen başına oturuyoruz. Ekmek ve sudan kesildik 24 saat demeden.









Meret çok zor.........

5.5.11

Bulabilirsen gelde yap...

Kendi evimden uzak bir yerde görev yaprığım için malesef tüm eşyalarım bölük pörçük... Hele düğün öncesi iyice parçalandım.

Eşyalarımın bir kısmı annemin evinde, bir kısmı kendi evimde, diğer bir kısmıda benimle birlikte görev yaptığım şehirdeki küçük evimde.

Bir şey gerektiğinde oradan oraya taşıyıp, eğer mümkün değilsede bir yenisini ediniyorum.

Özelliklede birşeyler üretince kendimi çok iyi hissediyorum. Tabi hayal edip üretme aşamasına gelinceye dek herşey çok güzel.... Ama gel gör ki aradığım malzemeyi buluncaya dek ne üretesim geliyo, ne hayalim.....

Offlayıp puflayıp dağıttığım araç gereç zamazingosunu tıkıveriyorum kutulara, poşetlere...

Aşağıdaki görüntü sonrası hak veriyor olmanız lazım bana...



Şöyle yaz gelse kendim için ayırdığım odayı düzenleyip birşeyler üretsem, yapsam, mutlu olsam ne kadar iyi hissedicem kendimi...

Odamın renkleri belli aklımda; bej, yeşil, pembe, mor, sarı, turuncu..... cıvıl cıvıl olsun, ben olsun....

Hayalgücü Etkinliği 3

Bir hayalgücü etkinliği daha sona erdi... Tabi arada blogların kapanması falan problem olsada, yılmadık başardık, sonunda etkinliğimizi gerçekleştirdik....

Benim eşim atölye kediydi.
Kendisi ile eşleştikten sonra etkinliklerimizi birbirimize göndedik.

Etkinlikte kullanılacak malzemeler
1. Folyo
2. Cd
3. Düğme
4. Boncuk
5. Mandal

yukarıdaki beş nesne kullanılarak yaratıcılığımızı gösterecektir.

Bende bu malzemeleri kullanarak aşağıdaki duvar süsünü yaptım.







Kendi imalatım olan hediye paketinin içine koyup eşime gönderdim...