29.7.10

olympos yolcusu

Yarın olymposa gidiyorum. Yine yohomm pazara kadar. Herkes toplanacak yarın babaannenin evinde öle tatil için falan değil. Birinin hesabını keseceğiz. Şaka tabi öle asmaca kesmece değil. Ama infaz emride verilmesin istemezdim değil. Sandığınız gibi kötü biri değilim aslında ama intikam doluyum, öfkeliyim.

Pazar günü belki mustakbel eşimde gelecek akşam birlikte döneriz. Eğer proje çizmesi bitmezse gelemez tabi o. O zman abla kardeş tıpış tıpış döneceğiz otobüsle...

Eminim bir çok kişi olymposu tanıyordur ama ben bir yerlisi olarak size ayrıca tanıtayım daha sonra, sözüm olsun. İşlerimi yoluna koyunca, daha doğrusu hayatımı yoluna koyunca dicektim. YArın nette girermiyim bilmiyorum gitmede ama olsun yazam size meraklanman bu kızcağız nerede diye.

bye

eskilerden bir ses

Bugün radyoda kulağıma bir şarkı takıldı. Önce dikkatimi elektro gitar kısmı oldu. Şarkıyı dikkatlice dinleyince çocukluğumda meşhur olan şarkıyı hatırladım.
Nilüfer Örer den Mevsim Bahar adlı şarkı idi. Hatta sözleri aşağıdaki gibi hatırlamak isteyenlere

İnan bana çok geç değil
Mevsim bahar ama kış değil
Bir kez daha dayanamam
Kalbim nasır ama taş değil

Bir deli rüzgar esse bir yerlerden
Savurur mu, götürür mü onu bilmem
O deli aşık mazide kaldı artık
Dönecek mi geriye sonu bilmem

Hiç zaman olmaz mı, geri gelmez mi
Savunmasız duygular
Ah o günleri bir daha vermez mi
Acımasız duygular

Şarkının elektro gitar kısmı öle çok hoşuma gitti ki netten araştırdım ve klibine ulaştım. Anaaa bir de klipte kim oynuyo bir bilseniz. Şimdi ekranlarda evcilik oyunu programında damat olarak boy gösteren Hakan Ka...

Hatta klipten resmini aldım koydum sizin için:D

beyaz kapı temizliği için acil yardımmmmmm


birileri bu bloga girse beni fark etse, yazdıklarımı okusa, beni izleyici olarak takip etse.....

eğer yukarıda söylediklerim olursa lütfen yardım edin...

Beyaz panel kapılar nasıl temizlenir? Ne kullanmam gerekir ?

Of yawww

her şeyi zehir edene

Bu yaz çok farklı başladı benim için. Öncelikle blogun en başını okursanız bile blog açmamım sebebini az çok anlarsınız. Burdan devam eden varsa da ben söyliyim. Ben bu blogu düğün hazırlıklarımla ilgili bir anım olsun die yazıyorum. Ama beklenen herşey umduğunuz gibi devam etmiyor. Bu en güzel hazırlık dönemimde benim hayatımı zehir eden insana sesleniyorum.

Hayatımdan çıkman çok şeyler götürmedi. Bu konuda çok başarılısın son 1 yılda planladığın herşey gerçekten tıkır tıkır işlemiş. Sen bizden koparken bizde senden kopmuşuz. Son olayda da iplerin kopmasıyla da herşey resmileşti.

Sayende hayatta kimseye güvenilmemesi gerektiğini anladım. Ataların söylediği bir çok sözün yaptıklarınla hakkını verdin. Belki bizi zor durumda bıraktığını bizim birşeyler yapamayacağımızı düşünüyor olabilirsin. Ama biz büyüdük,akıllandık. Artık hiçbirşey eskisi gibi değil. Şu saatten sonrada kimseye muhtaç olacağımız yok.

Kendini öncelikle aile sonrada çevrene küçük düşürdüğün için mutlusundur umarım. Çünkü insanın kenidine yaptığını dünya toplansa yapamazmış ki öylede olmadı mı zaten.
Hala senin hayatımızdan çıkmandan dolayı bi kaybımızın olduğunu düşünmüyorum. Ben hayatımda ki en güzel günü yine en güzel şekilde yaşıcam. Sevdiklerim ailem, dostlarım ve arkadaşlarım yanımda olacak, elimi tutacak. Sense sadece..........

Neyse senden daha çok bahsedipte günümü mahvetmeye niyetim yok.
Şunu bil yeter; Tüm gemileri yaktın giderken, dönecek birşeyin kalmadı.

28.7.10

olmamış bu saç

Akşam gelipte tv'yi açınca şok oldum. Ekranda Müge Anlı Mektubunuz Var adlı bir programı sunmaktaydı. Neden şok oldun derseniz saçlarına. Ya böle birenk olamaz kadından resmen çığlık atıyodu saçları kurtarın bizi diyerek. Ne oldu be yavrum sana, kim akıl verdi sana, hangi akla uydun. Kim dediyse sana boyat yeniden. Bu kadar çirkin bir sarı olamaz yaaaaaaaa.



Eski saç rengi daha iyi değil mi?

25.7.10

Denedim Biliyorum 1

Denedim biliyoruma üye oldukdan bir süre sonra. İlk ürünler elime ulaştı. Aslında siteye girip yorumlarımı yazmam lazım ama malesef giremiyorum. S.O.S mesajı attım umarım beni duyarlar.

Gelelim Ürünlere ve fotoğraflara

FAİRY ile başlıcak olursak.



Bir çok hanım bulaşık yıkarken daha iyi sonuç alabilmek için sürekli bulaşık süngerine deterjan döker. Çünkü daha iyi köpürmesi yıkanan tabakların ve tencerelerin yağlarından arındığının bir göstergesidir.
Fairy, bulaşık süngerine sürekli deterjan dökmeyi ortadan kaldıracağa benziyor çünkü, bulaşık süngerine döktüğünüz Fairy süngerinizden hemen akıp gitmeyerek bol köüpğü ve temizleme gücü ile yıkadığınız bulaşığın bir an önce temizlenmesini sağlıyor. Bu yönüylede ekonomik olması ön plana çıkıyor. Hem sürekli bulaşıklarınızdan yağın arınması için deterjan döküp yağları kol gücünüzle ovalamanıza hemde sık sık biterek cüzdanınıza delik açmaya niyeti olmayan bir ürün.
Şimdiden bizim mutfaktaki yerini aldı. VE kısa bir sürede bir çok mutfakta hakettiği yeri bulacaktır.




PRİMA'ya gelirsek.




Galiba bu ürün hakkında çok fazla yorum yapamayacağım çünkü aile de ve çevrede küçük yeni doğan bir bebek yok. Keşke olsada bizde sevsek :D

Yeni Denedim Biliyorum Tecrübelerinde görüşmek üzere.......

hayat bazen beklenmedik olaylarla sizi bekliyor

Zor günler geçrdim. Hiç beklemediğim bir şekilde sırtımdan vurulduğumu düşünuyorum. Neden sorusu aklımı yiyip bitiriyor. Ama bu sabah uyandığımda daha mantıklı hareket etmem gerektiğini düşündüm.Sonuçta hayat devam ediyor. Sizi düşünmemiş biri için üzülmek, yas tutmak , ağlamak saçmalık olmalı.
Bir yandan da şükrediyorum hala yanımda güvenebleceğim insanlar var.Kötü zamanlarımda boyunlarına sarılıp güç aldığım birileri var.

Her şeyi Şu andan itibaren akışına bırakıyorum . Gözümdeki bir çok hayalin mahvedmene ve bunun karşısında kayıtsız kalmana, içi hayal kırıklığı ve üzüntü dolu kadehimi kaldırıyorum.

21.7.10

zaman geçerken ayaklarım yorgunluktan bağırırken

Zaman gerçekten süper hızlı geçiyor. Ne çabuk bu güne geldik anlamadım bile. Pazatesi, salı ev temizliği ile uğraştık ki hala bitmedi. Bugüne çok yorulduğumuz için biraz mola verelim dedik.
Ev içinde çalışan ustalar malesef kirli çalışmış. Badana yapan mükemmel usta yerdeki parkelerin rengini beğenmemiş olacak ki yerleride boyayıvermiş. Spatula ile kazımaktan ellerimizn içi şişti. Anlamadığımız evin içinde o kadar çok badana için kullanılmış gazete varki aynı zaman da yerlerde hep boya gazeteyi nereye sermiş?
Bugün yorgunum artık birkaç küçük işim var çarşıya çıkıp eve geri dönücem. Sadece tatil yapmak istiyorum
Şimdilik Öpüldünüz...........

15.7.10

Mobilya alırken

Öncelikle hiç böyle olacağını düşünmemiştim hergün günü gününe yazarım derken birde baktım ki olmuyormuş. Çok özür.
Şimdi gelelim pazardan bu güne kadar neler yaptığıma:

Pazar akşamı uçağım havalimanına sağ salim indikten sonra, beni karşılayan nişanlım ile eve geldik çünkü anneciğimi beni 4 gözle bekliyordu.

Pazartesi, Antalya'nın nemi ve sıcağı ile biraz ayılıp bayıldıktan sonra öğleden sonra ancak kendime gelebildim. Nişanlımın anneannesine ve kayınvalideme uğradım. Ardından nişanlımla hemen kendimizi dışarı atıp, benim fotoğraflardan gördüğüm evimizi canlı halde gördüm. Hemen kanım ısınıverdi. Sevdim evimi. 4 ay sonra size evimden yazıyor olacağım. Biraz da mobilyalar hakkında fikir edinmek için kapı kapı gezdik, katalog topladık.

Salı, kardeşim, ben geldim diye zaman geçirebilmek için işinden izin aldı ve o pek hoşnut olmasa da yemek takımları hakkında bilgi edinmek için birlikte bol bol katalog topladık. Nişamlımla koçtaştan, mutfağımız için masa beğendik. Düğün salonuna birde benim yakından görmem için gittik.

Çarşamba, mobilya bakmaya ve katalog bakmaya devam edildi. Antalya da Aspendos bulvarını biliyorsanız birçok markanın yanyana dizilmiş olduğunu hatırlarsınız. Bizde arabamızı park edip sırası ile mağazaları tek tek dolaştık. Artık kesinlikle koyu renk mobilyalar moda değil. Genellikle koyu renk mobilyalar 'Venge' olarak isimlendiriliyor. bu tarz mobilyalar; İpek, Kilim, Bellona, İstikbal gibi markalar adı altında yer alıyor. Açıkcası ben ve niaşnlım pek değil, hiç beğenmedik. Fazlasıyla kaba, karanlık ve acayip derecede klasik görünüyorlardı. Biz ise daha aydınlık ve modern bir ev olsun istiyoruz.Ayrıca yukarıda ki markalara bakarak nasıl bir model, renk ve tarzı almak istemeyeceğinize karar verebilirsiniz. Biz daha çok Classi adlı markada kendi tarzımıza uygun mobilyaları bulduk ama fiyatları inanılmaz yüksekti ve malasef çalışanları şirket kendilerininmişcesine artislik yapıyordu.
Bir çok mağaza gezdikten sonra nasıl bir mobilya istediğimiz artık kafamıza oturdu. Ceviz ve beyaz lake karşımı yemek odası takımı, beyaz yatak odası takımı, bej koltuklar, tüm duvarı kaplamayan bir tv ünitesi olmalı diyerek aklımızdaki renkler modeller oluşmaya başladı. 'Tepe Home' daki kampanyayı kaçırdık dye üzülürken. Bir süre sonra 'Rapsodi' isimli mobilya mağazasına girdik.

Aklımızdaki birçok model burda sanki daha önceden yapılmaşcasına bizi bekliyordu. Birkaç küçük değişikliği anlatınca bize yardım edebileceklerini söylediler. Mobilyalar modüler olarak satılıyordu. Takımızın beğenmeğiniz herhangi bir parçasını istediğiniz bir model ile değiştirebiliyordunuz. Bizde yemek masasını farklı bir model falan seçtik mesela. Ayrıca şu anda bir kampanya mevcut, bir çok ürün etiket fiyatının altınta. Ve peşin yada taksitli alışverişlerinizde ona göre indirimli fiyat üzerinden bir indirim daha yapabiliyorlar. Eğer Rapsodinin internetten sayfasına gitmek isterseniz buradan tık tık. Malesef sitelerini ben çok işlevsel bulmadım. Yaşadığınız ilde mevcut ise gidip görmenizi söylerim.

Bugün ise, annelerimizide alıp beğendiğimiz mobilyaları göstermek ve birde onların fikirlerini almak için yola koyulduk. Hepsini tek tek gösterdikten ve annelerden de onay aldıktan sonra birkaç parça daha ekletip ayna, sehpa vs. ücretimiz ödeyip çıktık. mobilyalarımız ancak 20 gün içinde gelebiliyormuş. Çünkü bizimki özel siparişe girdi. Artık dönüşü yok. :) Ağustos ayının başı gibi eve getirecekler ve kuracaklar. bizde böylelikle perdeler ve halıların nasıl olması konusunda daha rahat fikir yürütebileceğiz.

Şimdilik bu kadar. Fırsat buldukça yazmaya devam edeceğim. Öpüldünüz.

10.7.10

Az sonra heheh

Pazatesinden itibaren artık düğün sürecini keydetmeye başlıcam......... Bekleyin beni

Bitti

bitti evet evet bitti.... sınav nasıldı derseniz sonuçu bekliyom yorum yapmak istemiyorum... artık siz ne çıkarım yaparsanız :P




Tüm gece üzerimdeki örtüyü sağa sola uçura uçura uyumaya çalıştım. Kalkıp hafif bi kahvaltı yaptıktan sonra sınava gireceğim fakültenin yolunu tuttum.Sabahtan akşama kadar hiç sıvı almadım diyebilirm. Bu nedenle şu anda deli gibi su içiyorum. Sabah ki oturuma herkes girdi tabi yorumlar fazlydı ama benim gözlemim kimse ne iyi ne kötü geçti diyebiliyordu. 3 saat bekledikten ve mayıştıktan sonra 2. oturuma girdik. Asıl süprüz burdaydı birçoğumuz duymadığı terimler karşımızdaydı. Yaptık birşeyler ama bilmiyoruz. Sonuçta bağıl sınav bu herkesin performansı sonuçu belli olacak.






Ve 5'ten buyana sürekli tel ile konuşuyorum. Dedim ki insanların sevenlerin olması ne güzelmiş. Birisinin seni arayıp sorması, senin duygularını paylaşması anlatılamaz bir duygu:D




Şimdi ise bavulumu hazırlamam lazım. Ama hiç hazırlayasım yok. Kaç günün stresini (9 ay) ve yogunluğunu yaşıyorum. Artık sabah erken kalkıp hallederim.




Yarın 14:15'te otobüsüm kalkıyor.


Sonra Havaş ile Esenboğa' ya geçicem. Veeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeee 20:10 Antalya :D

8.7.10

Hava :(

Her ne kadar takvimler Temmuz 8'i göstersede hava malesef kış aylarınladan kalma gibi:( Öyle bir gök gürültüsü var ki size anlatamam.
Boluda takvime göre değil havaya bakarak giyinmeyi öğrendim. Kışın bile yanan kalorifer ile oda da yazlık kıyafetlerimi kullanan ben, bu yaz ayında kışlıklarımı giyiyorum.

Kurumasını beklediğim kıyafetler var kolileyip göndermek için ama havanın kötü olmasından dolayı kurumuyorlar:(

lovely fashion








hepsinden, her renginden istiyorum.... Dolabımda yer çokkkkkkkkkkk

7.7.10

Ben Geldimmmmmmmm

Zaman geçmek bilmiyor derken, azalttım günleri. Bugün döndüm Düzceden. Artık bir daha ne zman gelirim yada ne zman gelirler bilmiyorum ama güzel 2 gündü benim için. Güne bile gittim kaşla göz arasında.
Artık yarın son koliler yollanıyor. Yine mi PTT diyeceksiniz :D EVET Ptt diyorum Çünkü başka kargoda çalışanlarda da görüştüm onlarda PTT ile göndermemim daha iyi olacağını söylediler. Kaybolur, geç gider ama bizden daha güvenilir dediler. En azından çalışanlar böyle dürüstce cevap verdikleri için onları tebrik ediyorum.
Cuma birkaç işim var çarşıda onlarıda hallettikten sonra,Cumartesi zaten malum kader belirleyici sınav var. Pazar, Tuğba alır bavulunu bu şehirden öğrenciliği son bularak ayrılır. Yüce Rabbim İnşallah sınava girenlerin gönüllerine göre verir.
Tabiki burdan gitmek son bulmuyor tam tersine, farklı bir yoğunluğun içine giriyorum. Sadece fotoğrefalarını gördüğüm evimin kendisini de görücem ve hızlı bir temizlikten sonra alışveriş kısmı başlıcak onlarda tüm ayrıntılarıyla gelicek.
BYE

4.7.10

Zaman geçmek bilmiyor

Sınavın yaklaşması ve zamanın bir türlü geçmemesi beni sıktı. Depresyona giriyorum, girceğim, girdim derken Çiğdem'in daveti ve sevgilinin hadi durma git demesiyle yarın Düzce'ye gidiyorum... Birkaç gün yokum yani buralarda....


Hoşçakalın....



Çok tatlısın sen yawwww:D

biraz tuhaf

Haftaya bugün tüm sıkıntıları biraz daha atmış ve omuzlarımda ki yükü hafifletmiş olarak bavulum elimde düşeceğim yollara... Ve Antalya yolcusu kalmasın diyerek otobüs terminaline doğru başlayacak yolculuk.
Burdan ayrılmak zor 4 yıl gibi hayatınız da gerçekten de önem teşkil edecek bir zaman geçiriyorsunuz. Arkadaşlar, dostlar ediniyorsunuz, eviniz oluyor, kısacası kendi düzeninizi oturtuyorsunuz.Birde bakmışsınız zaman dolmuş ve veda zamanı yaklaşmış.
Burda bıraktıklarım olduğu gibi orada da bekleyenlerim var. Burdan ayrılacağıma çok üzüldüğüm ama Antalya'ya gideceğim için çok mutluyum... Herşey ne kadar karışık değil mi?

3.7.10

KPSS


Haftaya bugün, bu saatlerde KPSS'nin ilk oturumunu tamamlamış olacağım.Bir yıldır stresle beklenen sınav sonunda gelecekle ilgili nasıl bir yol çizeceğime yön verecek..

Heyecanlıyım, korkuyorum, zaman zaman agresifleşiyorum ama tabiki bu sınav herşeyin bir sonu değil, bununda farkındayım. En azından diğer öğretmenliklere göre özel sektörde iş bulma olanağım daha fazla ve kapıda bir kaç iş teklifim var. Ama ben bir 657'ye tabi bir devlet memuru olmak istiyorum.Nedeni ise daha önceki yazlarda edindiğim özel sektör tecrübelerim...

Belki çok daha iyi paralar kazanabilirim özelde, devlette kazanacağımı daha kısa zamanda toplarım ama inan bir sonu yok bunun....

1.Tatiliniz yok.( Eğer kendinizi tam olarak dinlendiremiyorsanız karşıdaki öğrenciye olan verimliliğiniz düşüyor. Burda da öğrenciye yazık bence)
2.Çalışma saatleri daha uzun (Yazları bazen 10 saat üst üste derse girdiğiği mi bilirim ki buda insanı tüketiyor.)
3.Cumartesi günleri her an çağırabilirler.( Yoğun bir haftadan çıkıp hala birşeylerin olduğunu görmek insanı işinden soğuturç)
4.İş ortamı.( İş ortamın da varsa konuşmamazlık ve gruplaşma ve sizden bir tarafta ol bakışları atıyorlarsa zorlada tercih yapma durumunda bırakılmak)
5.O kadar para almanıza rağman sigortanızın asgeri ücretten yatması ( İlerde şayet yaşarda emekli olursanız buda emekli maaşınızın az olacağı demek)

VEEE daha neler neler var......... Bir yere yerleşemezsem mecbur olarak bunlarla yüzleşip bir yerde başlamam gerekecek... Offfffffffffff,Pöffffffffffffffffffffff :(

2.7.10

eclipse

Alacakaranlık serisinin 3. filmi olan Tutulma'yı izledim bugün.... Bana göre filmi çekilen tüm kitaplar biraz buruk bir tat veriyor bende..... Kitapta anlatılan duygu birebir filme yansımıyor. Tabi şu da bir gerçek film süresi kısıtlı çok fazla ayrıntıya giremiyor.



Galiba benim gittiğim sinemadan kaynaklanıyor, filmin görüntüsü iyi değildi. Bu kez Edward Allah için 2. filmdeki kireç görüntüsünü de kaybetmiş biraz daha ilk filme yakın bir renge burunmuştu. Ama yinede serinin 1. filminde izlediğim duyguyu yakalayamadım. İlk filmi bi 10 kere izlemişliğim vardır sanırım ne 2.'yi nede 3'yü o kadar dönüp dönüp izleyeceğimi sanmıyorum...

haaa bu arada kaçak kolim eve döndü :D

1.7.10

PTT'Yİ Alkışlıyorum...........

Sanırım o kadar söylenince, PTT benden intikamını almaya çalışıyor. Gönderdiğim kolilerin bir tanesi ortada yok.Hühühühühühhüühü:(

Eve yanlızca 7 kolim ve bavulum ulaşmış....Nerde benim kolimmmmmmmm.....

Hayır üstelik anneme aşağıya bırakıyoruz demişler. O kadar 'yukarı çıkarıyorsunuz değil mi?' diyede sordum. Oysa parayı alıncaya kadar 'evet' dediler. Şimdi ne oldu tabi öküz öldü ortaklık bitti...

Uzayan aramaların ve hararetli konuşmaların sonun da bana: ' Yarına gelebileceğini, eğer gelmez ise Bolu şubesinden barkod numarasını öğrenip nerede olduğunu öğrenebileceğimi söylediler.' Hııııı bir de 'tabi kaçak değilse' deye ekledikten sonra..... Hayır efendim benim kolim kaçmaz o ev kolisidir öle kötü şeyler yapmaz taam mı!!!!!!

Merakla bekliyorum son durumu acaba neler olacak diyerek hala gitmesi gereken onlarca eşyam var..........

Bu arada PTT'yi bu üstün başarılarından dolayı alkışlıyorum :( :(